METİN açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Araştırma görevlilerinin açık net bir görev tanımı yapılmalıdır. Araştırma görevlisi kadrosu ile öğrencilik statüsü arasındaki bağ koparılmalıdır. Ana bilim dalı başkanının hem YL, doktora sürecinin belirleyeni hem de araştırma görevlisinin amiri olması aşırı güç temerküzü üretmekte, kötüye kullanım için zemin oluşturmaktadır. Bu nedenle araştırma görevlileri kadrolarının bulunduğu üniversite dışında YL ve doktora imkanı getirilmelidir. Bu imkanın kullanımında idari makamların takdir yetkisi sınırlanmalıdır.
50D statüsünü burs olarak gören yaygın bir yanlış anlaşılma Türkiye’nin en nitelikli insan kaynağı araştırma görevlilerinin doktorasını bitirdikten sonra sözleşmesinin feshedilmesi, işsizliğe mahkum edilmesi sonucunu üretmektedir ki bu hiçbir vicdanın kabul edeceği bir şey değildir.
50/D kapsamında çalışan araştırma görevlilerinin doktora eğitimini tamamlama sonrası sözleşmesi feshedilmeyerek 2 yıl süre ile doktor araştırma görevlisi olarak görevine devamı sağlanmalıdır. Ardından, Yükseköğretim Kurulu bünyesinde oluşturulan Kariyer Ofisi aracılığıyla öğretim üyesi ihtiyacı olan üniversitelere yönlendirmesi yapılmalıdır. YÖK, doktor öğretim üyesi kadrolarının%30’unu bu modelde merkezi sistemle Kariyer Ofisi aracılığı ile kullanabilir. Kalan%70 kadro ise eskiden olduğu gibi cari usulle üniversiteler tarafından kullanılmaya devam edilebilir. Bu durum doktora eğitimini tamamlayanların kadro sıkıntısı yaşamaları durumunda akademik ortamdan ve araştırmalardan kopmasının önüne geçecektir. Böylece kalifiye insan gücünün atıl bir duruma düşmesi de önlenecektir.
Yuksekogretim Sisteminde ihanet olarak değerlendirdiğim 2 uygulama var;
İlki büyük kaynaklar ayırarak üretebildiğimiz bilginin bilimsel(!) yabancı yayınlar yolu ile muesses nizama peşkeş çekilmesi,
İkincisi ise bir milyon liraya yakın yatırım yaptığımız 50D’li araştırma görevlilerinin doktorlarının bitmesi ardından sözleşmelerinin feshi,
Tam nitelikli bilgi üretimi sağlayacakken, tam derse sokacakken bilgi üretiminin zirvesinde iken 50D’li araştırma görevlilerinin sözleşmelerinin feshedilerek işsizliğe mahkum edilmesinde ben hain bir strateji olduğunu düşünüyorum. En nitelikli insan kaynağımızın yurt dışına kaçışının, beyin göçünün teşvik edildiğini düşünüyorum.
50D Sorunu nitelikli bilim insanlarının akademiye kazandırılması sorununu üretmektedir. Akademisyenin özgürlüğü ve bu özgürlüğün inşa ettiği sağlam bir karakter çok önemlidir.
50D'li araştırma görevlilerimizin işgüvenliği olmadığından özgür davranamamakta, şahsiyet gelişimi negatif etkilenmektedir.
SENDİKA BÜLTENİ SAYFASINI